Biz,bizi yiyebilecek olan hayvanları evcilleştirmeye çalışan canlılarız.Ehli duramaz,hemen hemen her gün birkaç konuda canavarlaşırız ve buna rağmen etraftaki her şeyi rutin bir dinginlik sarsın isteriz.Ayrıca yolda yürürken birilerine çarpıp,bir kez insan gibi özür diledikten sonra önüne dönüp çarptığı insana küfredenlerimiz de var.Ulan,biz hırsızlarız.Katiliz biz.Rüşvet yiyen,insanların ekmeğiyle oynayan,kendi huzurumuz için başkasının ağzına sıçabilenleriz.Biz bitik haldeyiz.Bittiğimizi göremeyecek kadar da kibirliyiz.İstisnasız her birimiz,bir yerlerde kaybettik kendimizi.Kendimiz olabilme şansını.Hakkında hiçbir bok bilemediğimiz hayatlarımızı o kadar yücelttik ki tarih boyu.Hayatımıza giren çıkan insanların acılarına bile el sürüyoruz.Birilerinin mutlu veya mutsuz olma özgürlüklerine bizim keyfimiz zincir vuruyor.Kendimize bakıp da uzun uzadıya muhabbet edemeyen ama oturduğu yerden her türlü gereksiz mesele ile vakit geçirebilen adamlarız.Biz aslında o kadar kırılganız ve o kadar iyi kırarız ki kalpleri.Makyajlarımız suratımızda,altında geceden kalma gözyaşları,altında kalp kıran adamlarla,sokaktan geçip giderken başka adamlara dokunup onları peşimize mahkum eden kadınlarız biz.En kötüsü de farkındayız.Her şeyin.Hepimiz.Risk alamayan,sözlerinden dönen,can yakan,bir boku da adam gibi beceremeyen kimseleriz.Biz her sabah evlerimizden çıkarken mükemmel hayatlar umuyoruz.Ya amınakoyiyim bir kere de mükemmel insan olduk mu?Belki tek sıkıntı budur.
Tek sıkıntı kendimiziz. M.
0 Comments
Ellerime sorumluluklar bulaşmış.Havada uçuşup duran turunculu yaprakları izlerken ağırlık hissettim parmak uçlarımda.Sanki başım ağrıyamayacak kadar dolu diye,bu görevi ellerim üstlenmiş.Nereye tutunsam ya da hangi eli evim sansam,ordan kendimi parça parça kaybederek gitmişim.Ama hüzünlü anlamda değil.Nötr anlamda.Her şeyin bu saatlerde üzerimize çöken duygular kadar durgun olması gerekmiyor neticede.Bazı şeylerin basitliği de farkındalık yaratır.Mesela karşımda dikilen kadın.Gözleri mavi.Saçları simsiyah.Eline almış bir gül, etrafına bakınıyor.Kadın basit.Gül basit.Kendimden eksiltip bir yerlerde bırakmam da basit böyle.Azalmıyorum da,sadece soğukluk hissediyorum bunun yüzünden.Eksik yerlerime değen rüzgar biraz acıtarak üşütüyor-ki biliyorsun zaten en hafif rüzgarda içim ürperir.Anlayacağın,otobüs camlarından bakınca hayat daha bi manzara tadı veriyor.İzlediğin şey aslında kendinsin,hayran olduğun gün batımları tamamen sana güzel değen duygular var diye muazzam ve her uçurum kenarında kendini bırakmakla doğacı kesilmek arasında gidip gelirsin.Bu yüzden sana açık açık cümleler kurduğumda aslında kendimle konuştuğumun farkındasın.Hatta bir tek sen farkına varabiliyorsun.Aklındaki sen,hiç dile getirmediğin sen,kendine bile itiraf etmekten kaçındığın sen.Zorunluluklar var hepimizin hayatında ama karşılaştığımızdan beri içini boş bıraktığın cümleleri kendine yük edinmeye mecbur değildin.Dedim ya,ben otobüsle şehre inmeye başladığımda sen de benimle dahil oluyorsun o karmaşaya.Biliyoruz çünkü.Hiçbir fikrimiz olmasa da biliyoruz aramızdaki isimsiz bağı.Ağrılarıma sızılarıma bakma,ben kendimi bildim bileli konuşmaktan korktuğum her meseleyi ya hastalık edinir ya da böyle yazarım.Esas bakman gereken gözlerim.Keşke gözlerimi bir görsen.Ama arka planda acımasız hayat koşulları varken değil,arka planda hayalperestliğimizden kaçmadan kurduğumuz hayaller varken.O zaman görebilirsin geçen gece yatmadan birkaç saat "gitmek" üzerine muhabbet ettiğim masadaki tek korkumun gideceğini bilmek olduğunu.Sorun değil ya neyse,görmesen de hissedeceksin.Biliyorum.Biliyorsun.Sorun olan tek şey benim bunlara kızmıyor olmam.Kızamamak.Belki de sinirli olmadığım için ağrıyordur ellerim.Başımı bu yüzden dik tutamıyorumdur yürürken.Sinirlenirsem tamamen yok olacaksın.Bir şeyler bilmek hep iyidir sanıyoruz ya, bilmesek sanki daha iyi.Soramıyorum ama aklımda her saniye o soru.Kızsam, bağırıp çağırsam, suçlasam seni daha iyi.Tek bir kelime ileri ya da geri gidemiyorum ama.Yok,bugün burada kaldım,bu koltukta,birkaç gün önce yanıma oturmanı beklediğim yerden gidemiyorum.Gözlerimi açamıyorum.Uykuya dalamıyorum.Zamanı hissedemiyorum. Nedir şimdi bütün bunlar, neler oluyor bilmiyorum.Abartıyor muyum?Büyütüyor muyum?Tek başına dahil olmak,tek başına bu kadar tutkun olmak,böyle özlemek suç mu-bilmiyorum.Ama gidiyorum.Kalamadığımdan değil,benle kalamadığından.Bazen böyle olur.Birileri gelir geçer.Aynı o gece kimsenin gitmesini istemediğimi söylerken istemsizce düşen gözyaşlarım gibi.Kontrol edemem ki kimseyi.Hele seni.Kendimi büyük bilirdim de meğer ağrılarım kadar dahi büyük değilmişim.Durduramıyorum seni.Kimseyi.Ama bıktım.İnsanlardan değil.Senden değil.Yoldan bıktım,otobüsten bıktım,gitmelerden bıktım,vedalardan bıktım.Özellikle de veda eder gibi hissettirmeyen vedalardan.Özellikle de başlayamadan bitmekten.Bir yarım umut kaldı elimizde.Belki yok sayılacak,belki sadece ben bileceğim orada olduğunu yine.Yaşamadığımız her anı seviyorum.Bize ait olmayan ama olsa mutluluktan uyuyamacağımızı bilmidiğimiz anları.Öyle oturduğum yerden,öyle dokunmadan.Çok mu kolaydı diyorum,yani,cidden bu kadar mı kolaydı?
Sanırım cevabı biliyorum. Eyvah. M. "Geç kaldım da olsun." şarkısı.
Boğuluyorum,boğuşuyorum kendi kırgınlığımla.Keskin yerlerime batıyorum,canım acıyor,canım fiziksel olarak çok yanıyor ve hislerim kanıyor.Tetik çekmedi,uçurumdan itmedi,kalbimi ellerine bir kez olsun bulaştırmadan başardı öldürmeyi.Ölüyorum.Geceden sabaha,sabahtan geceye.Mutluyum aslında.Gülüyorum da,unutuyorum da.Ama tamamen değil.Olmamış gibi davranamıyorum.Belki de çok az vaktim vardı o'nunla diye.Belki iki gün önce o'na harcamak isteyebileceğim tüm zamanı tek başıma mahvederek geçiriyor olmam bundan.Hiçbir şey yok diye kendimi ikna etmeye çalışıyorum.Öyle durduk yere gözümden düşen yaşlarla ağzımdan dökülen kelimeler inkarıma engel olamaz.Olmamalı.Olursa dağılırım.Bu nasıl bir intihardır,gözümden düştü,yüreğimden-yüreğimle birlikte.Zar zor bir aradayım dünden beri.Çay falan demleyemiyorum.Hayır, aslında en başından beri zor ayaktaydım.Sanki benim suçum varmış,sanki o'nu tanımaya başlamadan çok önce zarar vermişim o'na.Acısını çekmek zorundaymışım gibi sanki.Bir türlü beni affedemiyor,bana biraz vakit ayıramıyor,yüzüme bakınca boşluğa bakmış gibi oluyor,canım yandığında içinden üzülmek gelmiyor bile.Yetersiz oluyorum kendi kendime.Çoktan yetmiyordum galiba,fark ediyorum,itiraf ediyorum.Yetemiyorum.Ben istemedim yanıma uzandığında bile tek başına hissetmesini.İstemedim yetmemeyi.Ben seçmedim.Ama bu gece, sabaha kadar ben seçiyorum olan biten her şeyi.En salak kararları alıyorum dünya üzerindeki.Kendi varlığıma saygısızlık ediyorum.Kendi sözlerimi tutmuyorum ama ne fark eder ki söz vermek önemli değilmiş bu şehirde.Şehirle ilk kez bugün tanışıyorum.Memnun değilim tanıştığıma.Doğru olamadığıma,değersizliğime,yokmuş gibi var olup silinip atılmalarıma uzaktan bakmaya memnun olamıyorum.Kalbim çok tekliyor.Uyurken de canım acıyor.Yattığım yer yakıyor canımı.Okuduğu,anlayamadığı,isteyemediği satırlar yakıyor canımı.Bir günün nasıl da her şeyi değiştirdiğine hayretle bakakalıyorum.Olduğum yerde ısınamıyorum,uzanamıyorum,dalamıyor,çıkamıyor,unutamıyorum.Kendimi son kez birinde bırakıyorum.Son kez kendimden parçalayıp,çöpe atılacak hislerime ağlıyorum.Kaçmak için ne yaptıysam kaçamadım.Varlığını insanlık olarak yüceltip durduğumuz zaman yüzünden kendimde hata arıyorum biraz daha.Kısa sürede bu kadar büyütebileceğim bir şey olamazdı diyorum.Sonra ne kadar kısa sürdüğünü hatırlıyorum dedemin ölüşünün.10 saniye.Kısa zamanlarda büyük şeyler oluyor.Yine kendime yazık ediyorum.Olacak iş değil diyorum.-Ki olmadı da.Kalbim daha önce de çok kırıldı,bir farkı yok diyorum.Ama içimden konuşuyorum bu kez çünkü yalan söylerken sesim titrer.Eğer söylediklerim yalan ise,kendimle de kalamam artık.Yeterinde yalan duydum.Yeterince yalan bakışlar,dokunuşlar,sözler,hayaller..yettiler anlamıyor,bıkmış o da ama kim ne yaptıysa aynısını yapıyor bana.Farkında değil. Hayır,yazar olduğum için yazmıyorum.Yazdıktan sonra okumak için yazıyorum.Sıradan olabilmek için yazıyorum.Herkese karışmak,herkes olmak,önemsiz olmak için bırakıyorum bunu buraya.Ben yazıyorum çünkü gerçekten yazmazsam aklımı yitireceğimden korkuyorum bu kez.Işığı açıyorum,deli gibi yürüyorum sabaha karşı saat 5 te evin içinde.Midem ağrıyor,göğsüm ağrıyor,ellerim ağrıyor.Uyumuyorum.Uyuyabileceğimden emin de değilim zaten.Artık emin olduğum tek bir şey var,gerçekten önemli değilim.Önemli değil.Sorunları benden önemli.Nedenleri önemli.Sorun değil.Ama aslında çok büyük bir sorun anasını satayım.Sorun çok büyük.Ben kadar büyük.20 yaşında,soğuk ve üzgün bir evde,daha üzgün olaylara maruz kalıp,çok kötü kelimelerin üzerime atıldığı gerçeğine mecbur olmam çok sorun.Çözemiyorum.Mantıklı gelemiyor.İçimdeki sesin sonunda inanabileceği bir şey bulmuşken böyle suskun bırakılmasını anlayamıyorum.Ellerimden çekip alıyor ne inşa ettiysek bir dakikada,ve artık orada olmadığına yemin ediyor.Bana bir sigara yakıyor.Ona inanmıyorum.Var olmamamı isteyen tek kişi o.Onun değildim hiç ama artık kendim de olamıyorum.Asılı kalıyorum kapı önündeki askılıklardan birinde.Beni her zaman arkada bırakıyor.Doğru söylüyor,yalan söylüyor,anlıyorum,anlamıyorum.Kafam karışıyor.Hangisi yalandı? Hepsi yalan diyor arkadaşım.Hepsi yalandı.Doğru olsa sabahları da söylerdi.Sadece akşam değil.Sadece canı istediğinde değil,istemediğinde de söylerdi.Haklı. Oysa ben bu gece yüreğim elimde sana bir sırrımı verecektim.Beni vur. Ben artık hayal kurmak istemiyorum, istiyorum ki yastığa başımı koyduğumda o gün olanları tekrar tekrar hatırlayıp mutlu bir sabaha uyanayım.Bu kalp kırıklığı böyle ama seni öldürdükten sonra ambulansı arasa affedeceksin,uçurumdan iterken elini uzatsa unutacaksın,gözlerin şişse de sarılsa barışacaksın.Hayal kurmamla yıkılması arasında gerçekten 5 dakika var. M. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|