Vazgeçmeye önce kendinden başlıyorsun.Zaten hiç kazanamadığın kendinden, ilk kez kendine aynada bakabilecek kadar katlandığın anda vazgeçiyorsun.Anlık bir kararla vazgeçtiğine inandırıyorsun kendini.Dünyayı gezmen bir şey değiştirmez,kafanı kaldırınca aynı yıldızı görüyorsun o günden sonra her gün.Şehirler ağlamaz sanıyorsun ama ağlıyor.Çocuk gibi ağlıyor.O kadar zor ki o kadar çabalıyorsun ki göz yaşlarından akmasın kalbindeki ağrılar.Çeşit çeşitler.Boşluğa gözlerini dikerken aklına geliyor.Gerçek bir ağrı saplanıyor nefesini kesen, tek kelime edemiyorsun.Sus, düşünme, bırak artık, artık bırak, ben camdan bakmaya bile korkarken bana yaptığın o gökyüzü taklidini unutamıyorum.
Her şey geçecek belki fakat ağzımın sana dökülme isteğiyle uyandığı sabahlarda hiç yoksun.Umrunda da değil zaten ama bana bunu hiç unutturamayacaksın.Şimdi başın sağolsun.
0 Comments
Sonra bir yıldız kaydı.Mantık, kendisini hiçe sayan bir zavallının avuçları içine düşerken göğüs kafesinde can çekişen nefes yarım kaldı.Bir film vardı.İzledin mi?Ben her defasında kendi dünyama geri dönerken çok kaybettim kendimden.Yollara asla valizle çıkmadım.Asla orada kalmak umuduyla gitmedim.Kendime ilk kez elbiseler katlarken içeri girip -gitmiyorsun dedin.-Yola çıkmıyorsun.Kendi dünyamı tamamen terk edip senin boşluğuna yerleştiğimde aklımda hiçbir sıkıntı olmamasına şaşırıyorum.Benim gibi kontrol manyakları her an sıkıntı taşır.Görüyor musun neden delirdiğimi?
Birinden nefret etmek kaç satır alır?Kaç ısrar, kaç çaresizlik, kaç gözyaşı sonra birini öldürebilirsiniz? -Bir.Tek bir satır. Yine kolilere koskoca bir seneyi sığdırmakla uğraşırken kaçtığım şeylerin beni sonunda bir yere getirdiğine ağlıyor olacağım.Ben geldiğim anda giden bir yer. Hep diyorum;iki sene üst üste aynı evde kalabilmeyi başardığım zaman kendimi gerçekten büyümüş sayacağım. Belki de çocukluğum hata etti ve bundan küstün. Burada bir kaos ve bu kaosun içindeki frekansı bozuk cümlelerimin ve kalbi kırık beklentilerimin zamana ihtiyacı var. Şunları karşına alıp anlamaya çalışır mısın artık, her neredeysen. Adeta kusuyorum, farkında değil misin ? -Aptal beynimde türetilen ve göz bebeklerime akan hiçlikler sonucu savurduğum iğrenç, çürük, histerik ve çirkin bakışlar. Ben belki çok güzel bir kadın olamadım ama olduğumdan daha çirkin bakma bana. Hislerimin üzerine örtülmüş demirden bir örtü.Makyajımı ne kadar temizlersem temizliyim derimdeki trajediyi akıtamıyorum. Kalbim artık yavaş atıyor.Herkes çok korkuyor ama korkulacak bir şey yok ölemeyecek kadar çok umursuyorum seni. Bilmiyorum ben hiçbir şey. Bazen biliyorum sadece, canını sıkıyor çok konuşmam, koşup gitmiyor olmam. Fakat gecenin ikisinde bir bedenden sıyrılmanın ağırlığını taşıyamayacak kadar yorgunum.Hatta sabah, öğlen ve her yeni günde bunun için hep yorgun kalacağım. Bitiyorum ben, azalıyorum ama zaten kimseye yetemediğimin farkındaydım beni üzen bu değil. Beni üzen, ben gidemem dediğimde senin kafandaki anlamı ile benim kafamdaki bir miktar farklı. Bırakıp gidemem dediğim bir yer olmadı bundan önce. Bütün yükü omuzlarıma bırakıyorsan bir bildiğin vardır deyip bu konuyu daha fazla uzatmıyorum. "Sarılmak için yürek gerekir. Kollar sonraki iş." M.E Beklersin sessizliğinin cümleleri bir pazar günü onun da içine doğsun diye.
Zapt edilmez bir istek duyarsın, ama susarsın ya sonunda hep. Nasılsın? Pişman olmamı bekleyen herkes adına çok üzgünüm. Ört hadi bu hatamı da üzerine. Ben değil miyim yoksa ben sanarak kalbine kulak kesildiğin o kadın? Oraları bilemem ama, burada havalar başucuma bıraktığın son cümleler kadar soğuk değil. Melis Erdogan. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|