Gece olur olmaz aklıma bir kurt düştü.
Gökte bir tane bile yıldız görürsem, dedim kendi kendime Tek bir tane, Dün gece görmüştüm ve sana nasıl kocaman olduklarını söylemek istedim ama söyleyemedim. bu gece ise hiç yok. Ne zaman kendime böyle engeller koysam aşacağımı sanıp yere kapaklanıyorum. Hala nasıl çocuk kalıyorum bir görsen ve kendime öyle çok inandığım şeyler ediniyorum ki. İki ayrı vücutta tek biriymişiz gibi sen nefes alıyorsun benim ciğerlerim doluyor sen üşüyorsun ellerim titriyor Ben sana rastladığımda- Ne zaman rasladım sahi?- Hatırlamıyorum daha önce ne yaptığımı. Kendime çok uzağım, her zamankinden de fazla. Ellerimdeki yara izlerini görmüyor musun? Burada savaş var, ayrılık ve özlem var. Karanlık var, korkarsın. Bu dünyaya doğma çocuk. Ama velev ki çok geç, her korktuğunda burda olacağım. ve benim hayatım boyunca bekleyebileceğim bir gün var sana ait. ’ Bir kez elini tutabilir miyim? ’ Ama bak bunu unutuyorsun, herkesin penceresinden biraz gökyüzü görünür. Uzağız, ortak bir şeyimiz yok deme sakın, üzülüyorum. Melis Erdoğan.
0 Comments
"Let me be crystal clear: if you’ve faced a tragedy and someone tells you in any way, shape or form that your tragedy was meant to be, that it happened for a reason, that it will make you a better person, or that taking responsibility for it will fix it, you have every right to remove them from your life. Grief is brutally painful. Grief does not only occur when someone dies. When relationships fall apart, you grieve. When opportunities are shattered, you grieve. When dreams die, you grieve. When illnesses wreck you, you grieve. So I’m going to repeat a few words I’ve uttered countless times; words so powerful and honest they tear at the hubris of every jackass who participates in the debasing of the grieving: Some things in life cannot be fixed. They can only be carried." Everything Doesn’t Happen For A Reason — Tim Lawrence -yalnız kalması gereken bir insan olduğuma beni ikna ettiniz. Pes etmiyorum, kabulleniyorum.
Ben yine de unutmaya bir yol bulacağım.Biz birlikte uyanamayız sabahlara.Hiç bilmezdim üzülmeye bir limit olabileceğini.Varmış.Kafandaki çığlıkları susturmak için bütün gün sadece uyumaya kandırırken kendini, nefes aldığında canın acırken, korkarken kendinden ve tüm bunlara rağmen kendinden çok bir başkasını severken rastlıyormuşsun o limite. Olsun sana yazmasaydım içimde kalırdı.İçim ağzına kadar dolu üzgünüm. Kendini teselli etmek yolun sonudur. Kendini teselli etmek çoktan düşmüş olmaktır. Bak,iyi düşün, insanlar ölüyor,sen ölüyorsun. Bundan daha gerçeği yok. Melis Erdogan "Bilseydim ki bu seni son görüşüm, sana sımsıkı sarılır ve dua ederdim tanrıya ruhunu korusun diye. Bilseydim ki bu seferki, bu kapıdan son geçişin, sarılırdım sana, öperdim, ve bir kez daha çağırırdım. Bilseydim ki bu, sesini son duyuşum, saklardım her kelimeni defalarca duyabileyim diye. Bilseydim ki bu seni son görüşüm, aptal gibi zaten bildiğini farketmezdim ve seni seviyordum derdim…"Gabriel Garcia Marquez |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|