Başarısızlığımı ödüllendiriyorum.
Bir sabah, aklıma gelen ilk şeyin ağırlığıyla uyanıyorum. Bir gece, yüke yenik omzumun çaresizliğiyle uyuyorum. Kendimi sevmeye başlıyorum; en çirkin yerlerimden. Başarısızlığıma anakronik bir seremoniyle kucak açıyorum. Mümkün olan her şekilde kaçınıyorum “kendim” rolünden. Varlığından bihaber olduğum yollar yaratıyorum, yine bana ulaşan. Önünde dakikalardır dikildiğim aynaya uzanıyorum ojeli parmaklarımla. En yalın halime dokunma umuduyla. Başarısızlığıma yıldızlı pekiyi! Öğreniyorum kanaat dolu geçmişimden ‘kostüm-bir-çift-kanat’ ile kaçmayı. Bir ileri, bir geri uçarken havada boğulmamayı. Ellerimde olmayan sebepler çok seviyor dalgalarıma ket vurmayı. Suyu hapsedebilir miyim? Suda hapsolunur mu? Başaramadıklarıma sirayet etmiş yabancıları tanımaya çalışıyorum. Olmadığım herkes, olmadığım her an, olmadığım her yer -mişim gibi yazıyorum hikâyeyi. Baştan başlıyorum bu kez yoklamaya. -Ben? -Burada değil! -ben? -Burada değil! -Diğer herkes? -Burada!! Sonsuzluk üzerine sohbet ediyorum Apiron ile. O konuşuyor, ben dinlemiyorum. Ben konuşmuyorum, o dinliyor. Yüklerim ve yollarım ve çıplaklığım ve kanatları ve neresine konumlandığımı bilmediğim hayatımdan zevk alıyorum. Tüm olmadıklarım ve bütün olduklarımla birlikte başaramadıklarım da kucaklıyor beni seremoninin sonunda. İnsana benzer vücut hatlarım dâhilinde belirmeye gayret ediyorum. Hayret ediyorum şekilsiz düşüncelerimin yeşillendiği bu mimari yapıya. “Ben” belirdikçe, “ben” siliniyorum. “Ben” silindikçe, “Ben” kazınıyorum sonsuzluğa. Başarısızlıklarım sıradan bir hayat telaşı oluyor. Eve ekmek getiremiyor, Evden öte gidemiyor, Geceyi hoş rüyalara bağlayamıyor, Birilerinin beklentilerini karşılayamıyor, Ve herkes yolunu bulurken, ben yürünmesi imkânsız mesafelere susuyorum. Ne kadar çok konuşursam kendimle, O kadar az çıkıyor sesim. Kendi şarkımı söylüyor, kendimle dans ediyorum. Sonunda gözlerimin içine bakmaya cesaret ediyorum. Ve karşılaştığım insana bir şans hediye ediyorum. Ama karşılaştıkları bana bir şans veremiyor ceplerinden eksilen insanlar. Kapağı kendilerince yorumladıktan sonra ilk sayfa da son sayfa da önemsizleşiyor. Önemsizleşir mi öyle kolayca? Hayır. Ki zaten sayfa sayfa yazılmaya devam ediyorum bundan. Yaftalananlardan çok daha fazlası, yakıştırılanların birazcık daha azıyım bazen. İğrenç çaresizliğimle, birbirine dolanmış saçımı topluyorum örgü örgü. Ne zaman, nerede, kim olursam olayım sürüyor bu döngü. Hayır, ben hep bir yerlerdeyim. Hep varım ben. Ama diğerleri için aynısını söyleyemem. Kalemim yazdıkça kaslanıyor fakat kelimelerimin doğru anlaşıldığı çok nadir. Yine de devam çünkü ne kadar cılızsam ve çocuksam, o kadar da kadınım ve kendim. Yüzüme toprağı değiyor ardından gözyaşı döktüklerimin. Daha fazla sarılırım, daha çok var olurum ve yine kendi yolunda atmayı başarır kırık kalbim. Zamansız ve mekânsız ve kahramansız bir hikâye yazmaya başlıyorum bu kez. Bu kez ben de dahil; -Herkes? -Burada!!! Melis Erdoğan Şarkı
0 Comments
|
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|