Soguktan buz kesmis kalbi ve elleri her zamankinden daha soguk.
Anlamak cok guc bu aptal sessizligi. Anlam yukledigi her sey kirilip dokulebilecek kadar sertlesmis. Boyle havalarda kendini avutmak hep daha zor. Cunku boyle havalarda yanildigini anlarsan ortada sorun yok gibi davranamazsin. Alttan da alinmaz hicbir sey. Gozunu kapatip kendini degersiz hissettigin insanlardan gitmen gerekir. Insan en cok yuzune soylenmeyen gercekleri ozler. Ve en cok kisin ozlenir gercekler. Kafani agritacak seylerin hepsi sen disindaki tum insanlara mantiksiz gelir. En cok da anlayamayanlardan medet ummussundur. Bu yuzden cok yanar canin. Anca uzgunken biraz isinir ellerin. Sen de hep oyle kalmayi istersin. M.
0 Comments
Küçükken gittiğim şehir sirkinde olduğum kadar heyecanlı hissetmedim.Kutunun içinden tavşan çıktığında hayal kırıklığına uğramıştım sanırım.Zaten neden onca kişi arasından beni buldu sihirbaz bilmiyorum.
İlk kez ora'ya gittiğim zamanı hatırlıyorum.Filmlerdeki o, kapıdan girince görünmez bir hava dalgasının çarptığı türde yerlerdendi.Hayatımdaki hiçbir şey bana öyle güçlü hissettiremedi.Hiçbir şey de bu kadar soyut bir boşluk yaratamadı. Ne kadar heyecanlı olursam o kadar batıyor elime aldıklarım.Bir keresinde sen de buna benzer bir şeyler söylemiştin.Eskiden kimin daha iyi başa çıktığını görsem ondan yardım beklerdim, senle tanışınca birlikte de öğrenebileceğimize inandım.İnanmak da bir yerde heyecanmış.Mesela, politik konuların yer edemediği, duygusal olanların sessiz kalması gereken, derdini söyleyenin bir bok bulamadığı yemek masalarında, pencereden içeri süzülebilen her ışık huzmesi heyecandır.Bilemedim.Ellerimi sarıya boyayıp kaçmak istedim geceden.Siyahın en sevmediği şey olmak istedim belki kendime daha fazla yakıştırmam onu diye.Umutsuzluk da heyecanvari bir şeylermiş.Sınıflandırmaya kalktıklarım, kendi kendilerine yerlere düşüp,parçalanıp durdu.Boşluk bu muydu yoksa boşluk yapayalnız olduğundan emin ve net olmak mıydı? Gözlerinde gördüğüm boşluklar daha farklı.Sınıflandıramıyorum ama yine de birkaç kademe aşağı koyardım yapabilsem.Sana yükümün ne kadar ağır olduğunu tartmak isterdim belki üzülür de beni daha çok seversin diye.En çok yalnızlığından çekip çıkarılanlar anlar yalnız olmanın gerçek hazzını.ve gerçek hüznünü.ve yalnız kalmak da bir yerlerde heyecandır eminim bundan.Ama burada, benim yaşadığım yerde, kimsesizsen teksin, güzel gülüyorsan güzelsin, konuşabiliyorsan sempatik ve yürüyorsan korkup kaçan.Nereye varacağımı anımsayamadığım yerlerden yollara çıkmaktan bıktım.Bıktığım her şeyin, sirk anım gibi hafızamda yer edişinden de.Kafamın içindeki tek dünyada, kendime değil en çok sana yardım etmeye çalışan bir ben.ve en çok kendinden ve tamamen benliğinden de bıkabilmiş bir kız.Varı yoğu sıfır eder, en çok mutsuzluk yapışır üzerine öyle uyur. Siyahı atamaz sarıdan vaz geçemez. M. Saat sabah 6ya geliyor.
Midem bok gibi ve sanirim atesim de var. duygularim bok gibi ve ustesinden gelemedigim her seyden gidesim var. arkamdaki pencereden iceri soguk doluyor ve icim usudukce daha sert hissediyorum. daha uzak hissediyorum dibinde oldugum her seye kendimi. biraz once bir kusun sesini duyabiliyorken,simdi belli araliklarda calisan havalandirmanin sesi yanki yapiyor. aklim da karisik sacim basim da. ve cozmeye calistikca dugum atiyorlar bogazima. bu saatte hava aydinlanir, kocaman adamlar kucucuk hatalarin bedelini oder ve bu saatte ben herkesin gercek yuzunu gorurum. ama kacip gidemem her ne kadar gitmek istedigimden bahsetsem de. cunku duzeltmek huydur bende. duzeltmeyi yuz kez denemeden birakamam hayatimdaki aksakliklari. halbuki bana ne.kocaman adamlar bile dogru yapmiyor yanlislarini. ben neden ugrasayim ki artik? M. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|