Kulaklarıma değen yerlere kadar kısa kesilmiş saçlarımla dizlerimde dünden kalma yaralar.
Bir oda dolusu kullanılmayan mobilyanın soyutluğuna kitlenmiş yalnızlığım. Sarhoşken ağrısını hissetmediğim sağ göğsümün nefes alıp verdikçe hafifleyen bir yanı var. Kuraklığa alıştığı için dokunuşlardan kaçan büyük kahverengi ağaç gövdeleri. Köklerini inkar ettiğinden toprağa bağlanmamış ama sulamadığın için seni suçlar. Düşüncelerinin var olmayan hacmi genişledikçe ağırlaşır ve tüm bu ağrı bir başkasının omzuna yaslanınca nasıl hemen diner? Bir şairin şiirlerinden ayıklanmış metaforlarla gökyüzünden oturup dünyayı izleyen yıldızlar ayyaşları deviriyor yerlere. Kaybetmemek için savaşa girmeyen zırhlı bir sen, kaybetmesiz savaşmaya hazır çıplak ve basit bir kadına zamanın başlangıcından beri yenik. Eyleme geçmekle endişe arasında bir yerde aklını yitirmiş 56 yaşındaki taksi şoförü köşeyi döndüğü yerde geçmişine rastlarken kalp ağrısı hissediyor. En tepeye duyduğun bu özlem insanoğlunun hep en iyisini en düşük zararla elde etmeye çalışmasından daha çok artar. Kim böyle çığlık çığlığa bir yükle, ses çıkarmadan en tepeye ulaşabilir ki? Susuyorum bugün çünkü saçlarım yalnızca kulak hizamda ve omzumdaki yükü görmezden gelemiyorum daha fazla. mağlubum. istem dışı bir kaçıştan, çok yoruldum diye bir şans daha vermek istemiyor olmaktan, ama tüm bu kaçışa rağmen hala bir heyecan arıyor titrek ellerimin ucundaki kalem diye- ya bir tanrı mürekkebini tüketmiş ve yazamamış hikayenin kalanını ya da tüm hikaye en başından beri bizim uydurmamız olabilir bilinciyle, kalan son mücadele isteğimi ipe serdim balkonda, belki yağmur yağar belki hatırlar üstüme alırım bir gecenin 4ünde diye. Anlamları çekiştirme. Cümlelere izin ver hep kurulduğu kelimeler kadar anlamlı olsunlar artık. Dünya içine dünyaları sığdırmış gibi görünüyoruz-yanlış Hangi yolu seçersen seç aynı kokuya rastladığında içine dolacaksa tüm pişmanlıkların,umutlarını daha fazla yormamalısın. Yanlış zamanda alınmış doğru kararlardan, neden hep doğru insanlar muzdarip? M.E
0 Comments
Güneş hafif yağmurlu bir günde normalden daha turuncu batarmış. Gökyüzündeki bulutlar içini dökerken yeryüzüne,
güneş vedasını en göz alıcı renkte yapar ve damlalara anlaşıldıklarını hissettirmek istermiş. Herhangi bir salı günü olsa belki bu kadar dikkat çekmezmiş güneş de yağmurun yağışı da ama bu salı günü herhangi bir gün değilmiş. Önce yeşermiş çiçekler uzamış boyunlarını yukarı dikmişler sonra yavaşça doğrulmuş ve birbirlerine dönmüşler bir evin en üst katında bir yastığa kafa koymuş bir kadın saat 5, yemekten sonra, tüm gece uykusuzken, ve yine gece uyuyamayacağının farkında. Perdenin hafifçe esen rüzgarla sallanması gibi bir hismiş kadındaki. Hafifçe, dans eder gibi, bir ileri bir geri sanki yer değiştiriyor, ilerliyor ama tepesinden asılı olduğu yere aslında. Kadın kafasında bin farklı düşünce ile turuncu göğe bakarken başka bir apartman dairesinde zil çalmış. Aynı anda en az kadın kadar çok düşünen adam, kapıya doğru bambaşka planlarla yönelmiş. Zamanlama aynı ama hikayeler çok başkaymış. Gökyüzü aynı gökyüzü güneş aynı renkte aynı şehrin manzarası balkon parmaklıklarının ardında aynı şeyler ikisinin de aklında. Sırf ya boğulursam diye okyanusa yürümekten korkan adam- bir avuç havada işittiği sözlerin boğazında dizilmesiyle nefessiz kalan kadın. Çok dinlenen bir şarkı ortasında yanlış basılmış bir nota gibi kadın. Ölümü on şehre yayılan kadınların şanı on birinci şehre vardığında bile hala kalp ağrıtır zira ölmeden bir şehirde bir kişinin bile kalbine dokunmayı başaramamıştır aynı kadın. Adam bir inat peşinde istikrarına takık uyuyup uyanırken, kadın bir evin kurulamamasına üzülmüştür. Karşılıklı oturmuşlar adam kapıyı açtıktan sonra kadınla mutfak masasında. Bir rüya gördüm diye lafa girmiş sonra saatlerce gözlerine dalmıştır adamın kadın. Gün batmış belki çoktan, geceye vermiş yerini, sonra gözlerinden öpmüş adam kadını sevilmiş galiba kadın, sevilmiş ama hiç yeteri kadar değil her şey sevgiyle geçer, hep iyi olmasa da kötü zamanlarda bile sevilirim zannetmiş- saçmalık. Anlamıyorsun ama ölüm var.Biriyle ettiğin kahvaltının, güldüğün şakaların, paylaştığın sırların, karşıdan karşıya geçerken tuttuğun ellerinin, gülümsediğin anların, sevginin sonu var. Her şeyi hep kendine saklamak, belki üzülürsün diye hiç başlamamak, bazı şeyleri bir daha yaşamamak; her şeyi hep geç anlamak istiyorsun ama ölüm var. M.E Burdaki linke tıklayarak ses aynı metnin ses kaydını dinleyebilirsin. Savaşmadan da barışabiliriz dedi.
Kısık sesle- savaşmadan da barışırız. bir kağıt parçasında saklanan birkaç saat anı ve insanın bıçak açmayan ağzından saatlerce sohbet döktüren geceler için. Kapı eşiğinde sonsuza kadar saklanacak bitmiş günler için. Söz verilmiş ve tutulmamış anlık sevgilerle yemin edilmiş arkadan yemin bozan ellerle, dağınık topuzunun arasında düzene muhtaç bir kız çocuğu pembe tokasını yakıştırmaya çalışıyor kadınlığına yeteri kadar inanırsa savaşmadan ve yara almadan barışabiliriz diye düşünüyor ama insanlar en çok yaralamayı ve en çok kanattıklarını görmeden esas ben yara aldım diye suçlamayı sever. Duymadıklarını bağırmadım, anlamadıklarını anlatmaya çalışmadım susmam istendiğinde ağzımı bile açmadım fiili bir çatışma yok ortada ama yenilenle yenenin belli olduğu olay örgüsü zaten savaş değil mi? Her şey nasıl da bir gece üzerine örttüğün örtünün teninde bıraktığı kokuyla değişirmiş, insan insanın yabancısıymış, tersine neden inanmaya çalışıyoruz? Sen yabani otlar arasında sırf dikenleri var diye kendini gül zanneden devedikeni. En sevilmeyecek halinle öylece durup sevilmeyi bekleyen. Peki ya bir gün gerçekten sevilirsen? Ya bu hep alışık olduğun döngünün kırılacağı gün kibrinden kaybettiğin sevilme ihtimali hep aklının bir kenarında durursa? Yağmurda çok ıslanmaktan şikayet edip duruyorsun ve her defasında bulduğun ilk çatı altına saklanıyorsun- sonra o kaçtığın bulut gidince şöyle diyeceksin; bir kez gökkuşağı görmüştü kalbim ben hiç haketmezken. “anla artık arayan içim evin yol, evin yok, evin yalan” M.E |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|