Tarafsızların tarafında olmak bir ayrıcalıktır Çelişkiler de kendi içlerinde bir anlama gelebilir Herkes elini cebine attığında parıltılı kelimelere erişir Ve bir şehrin ara sokaklarına çıkan yollarda beklenmeyen umutlar yeşerir Akdeniz’in yaz mevsimi dışında hiçbir anlama gelmediği senelerde Biri’nden ziyade ağzından çıkacaklara güvendiğin yaşlara geldiğinde Kuşanırsın kelimelerin oyun hamurlarına olan benzerliğiyle Hep tetikte çıktığın yürüyüşlerin dikleştiğini hissedersin sahil şeridine Avucunun içi gibi bildiğin ara sokaklardan koşarak inmek istersin merkezlere Gücenmezsin kuru gürültünün dudaklarındaki, anahtarı yalnızca umut olan kilidine İçin ısınır, yüzünü çevirip kendi bakışlarına rastladığını düşündüğünde hissettiğin o adrenaline Hem biraz haksızlığın, hem büyük direnişlerin, hem de minyatür bir savaşın zırhıyla; -ve Tv konsollu vitrinin sol üst köşesindeki vitraydan yansıyan yabancı alın çizgileriyle tebessüm edersin aksiyom sevgilerin kendine kanıt bulma ihtimaline Birini seçersen birkaç tane diğerleriyle, seçemediklerinin merakıyla kalırsın Hepsini seçmek zaten hiçbirini seçmemekle aynıdır Yürüdükçe geliştirdiğin içgüdülere dikkat kesilmezsen hep aynı şeylere takılırsın İlerleyemedikçe kendine demir atmış gibi olduğun yere çakılırsın Tam anlamıyla, tüm ihtimalleriyle kafayı bozmadıysan tüm hayatın Önüne çıkan her ihtimali nimet sanmaya başlarsın İnsan, dünyada bile kalamazken nasıl kendisinde takılı kalsın? Melis Erdoğan
0 Comments
Keşfetmek yerine talan eden haklı suretler
Etten kemikten yanılgılara illüzyon süsü veren kusursuz renkler Artık ellerini kenetlediğinde yabancılaştığını hissettiğin kimseler Dolu bir zeytin çuvalı arkasından odaya sızan köy kokusu bile dağınık Hatırayı paradokssuz açıklamaya gücü yetmeyen düşler Kendini gerçeklere göz dikmeye mahkûm eder telafi peşindekiler Gelip geçenlerin şatafatlı yeminlerine ve vakitsizlerin gizli saldığı köklere dikkat etmeli insan -yerleşmeden bir şehre Gönlüne inmedikçe gözlerinin tanıklık ettiği koca ve saydam bir işkence Yüreğinden söylemedikçe ve yüreğine misafir eder gibi dinlemedikçe Ayakların takılır durur sevgisi ekonomikleşmiş dünyanın çivilerine Bir yerden diğerine giden mesafelerin uzunluğu da değil üstelik mesele Tüm bu yılgınlık içinde hala -bir umut- anlaşılma isteği görebilmek esas kaide Duyulur ama anlaşılmaz ve görülür ama bilinmez yaşananlar Simgeleşmiş söylemlere yeni anlamlar katmadığın sürece Tarihin tekerrür yakıştırmasını haklı kılar sigortası yapılmış tekdüze yaşamlar Peki biz bu kadarcıkken, Dilimiz bu kadar anlaşılmaya değer görülmezken- Ne kadar nefes alıyor kendine benzemeye daha yeni başlamış insanlar? Önümüze geleni terslemek bize ait bir seçim mi yoksa bize diretilmiş bir eylem mi? Buzullardan eriyip aramızı açana dek okyanuslara akan sular da bizim işimiz değil mi? Bırak bu birbirini tersleyen ve kategorilere layık görenlerin cümlelerini İnsanın kendi kendine manifestosudur gırtlağından sökülebilen birikmiş çaresizlikleri Kendi kendimize söz almayı denemekten geri durursak bir gün Bir illüzyon da biz oluruz sesi kısılmış akşam haberlerine Dikkat et, tüm bunlara katlandığın yerden incelme Öyle sansınlar, şöyle görünsün, arkası önü uydurma bilgilerle desteklensin- Sen nasılsa biliyorsun, Öyle 1 günde benzemedin büyürken ölmesin diye direndiğin ‘kendin’e Melis Erdoğan |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|