Arka fonda ailevi meseleler ve önde kendi kendini yazmış bir yazı..
https://soundcloud.com/nonversation/birkac-adim
0 Comments
İki kez minicik yanlışlar yapmışım, görmezden gelsenize..
https://soundcloud.com/nonversation/hicbir-sey Gece yarısı balkon korkuluğuna oturmuş kafanın içindeki yerleşik tepkisizliğe bir sigara yakıyorsun. Herkesin kendi hikayesi, her hikayenin rezil olduğu dönemeçler, her dönemecin yeniden düzlüğe çıkışları var. Bu olanlar'dan nefret etmek, bu olanlar'ı yok saymak ve pişman olmak yok aklında. Ara ara sinirine, aptallıklara, durmadan yüzüne vurdukları çıkmazlara yenik düşecek gibi oluyorsun; ol, insan yanın bu. Bu, "neden hayallerinde bu kadar cesur olan insanlar gerçekte hiçbir adım atamaz?" ın cevabı. Çünkü o adımı tam atacakken sinirlerine de olumsuzluklarına da aptallıklarına da yenik düşüyorlar. Senin gibi. Sen de düştün, birden çok hem de. Bu kez düşmemek için kenarlarına tutuna tutuna yürüyorsun hayatın. Hiçbir şey kolay değil ve iki insan sadece yanyana oturduğunda aynı pencereden bakabilir dışarıya. Ama olsun, bir yıldız, ona en çok ihtiyaç duyduğun anda kayar. Tüm galaksiye aşık olan, bu aşkın nefret olduğuna kendini inandırması yalnızca iki saniye alan, ve kendi umutları ayaklarına takıla takıla tökezleyen bir adama güven, olsun. Bu artık iki kişilik değil, üç kişilik değil, on kişilik değil bu artık. Bir kişilik. Balkon korkuluğunda otururken elleri titreyen, sigara filtresine gözyaşları damladıkça çektiği dumandan tiksinen, üstü başı kül oldukça daha çok yanan, ama ne olursa olsun o hep olmaktan kaçındığı çirkin insan olmamaya söz vermiş 'bir kişilik'. Elde avuçta ne varsa herkes el birliği ile bunu mahvedecek çünkü biz güzel olan her şeyden korkar ve onu çirkin yapınca da çirkinliğinden dem vurur kaçar gideriz. Sen değil. Çirkin olmayan her şey için hala oturmuş anılarını temiz tutmaya çalışıyorsun. Bir çam ağacı, bir galaksi.. Bir kozalak, bir yıldız.. tek ihtiyacın olan hatırlamak. Hatırladıkça güzelsin, hatırladıkça saf ve temiz. Tanrı bizi duymayınca birbirimize döndü ellerimiz. Tanrı varsa eğer kusursuz değildi,bir kadının adımlarının engellenmesine göz yumdu,bencildi. Yanlışların farkındalığından derimi sıyıran binlerce şarkıya merhaba demiş olabilirim. Fakat gecenin üçünde bir bedenden sıyrılmanın ağırlığını taşıyamayacak kadar yorgunum. Merak ediyorum, söylemek için binlerce saatin geçmesini beklediğin o cümlelere ne oldu adam? hangi gökyüzüne dekor oldular, hangi 'biz' leri hiçe sayıyorlar? Muhtemelen tek başıma yarattığım ihtimallerimi yine tek başıma reddederek bitiricem. Sabahın kendimce erken saatinde bir yolculuğum ve merakıma yenilen uykularım var. Acı çekmiyorum. Bazen düşünemiyorum sadece,mantığımı bir köşeye bırakmış gibi hissetmek sinirimi bozuyor. Keşfediyorum mesela, her kelimede yeniden.Doğru olan buymuş gibi. Fakat sana sabitlenmiş gözlerim, diğerlerini hiç görmüyor -ben yorgun düşerken çevremdekiler eskiyor -yanlış olan da bu. Yanlışlarım, doğrularımı da seninle birlikte götürüyor. Ellerimden tutup bana öğretmediğin her şey için- beni sen öldürdün tebrik ederim.Hislerini karşına dizip dik durmayı öğrettiğin için galibiyet senin. Onların bir adım arkasında, her zaman olabildiğim kadar yanındayım. Kendi hazırladığın ortamda,kendi yarattığın duygulara -kendine yenildiğini görebilecek kadar. Sonrası dinecek fırtınalardan ibaret. Sabaha seversin beni sevgilim, bu gece sabretmeyi öğreniyorum. M.E |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|